SHOTA ARVELADZE
Türkiye topraklarıyla tanışması, attı goller, oyunculuk ve teknik direktörlük kariyeriyle içimizden
biri gibi olan ama esasında bizden çok ayrışan bir profil Shota Arveladze. O dönem 10 numara olarak adlandırdığımız idol
orta saha oyuncularında görmeye alıştığımız zarafet ve bilek hareketlerinin bir
santrforda da olabileceğini Trabzonspor formasıyla izlerken öğrenmiştik.
Yazının meselesi oyunculuk kariyeri değil, teknik direktörlük profili. Bu
sebepten konuya dönelim.
Shota Arveladze Luis Van Gaal’in yanında geçirdiği çıraklık
döneminin ardından Kayserispor’a geldi. Teknik direktör olarak adım attığı ilk
günden bu yana da en büyük problemi/handikabı oyunculuk zamanında
hafızalarımıza kazınan “komik, ilginç” enstantaneleri oldu. Takımının
kazandığı, iyi oynadığı maçlardan sonra dahi yayıncı kuruluş programcıları,
haklı olarak manşet peşinde koşan basın emekçilerinin hepsi “Shota komik bir
cevap verse de, haber değeri taşıyan bir mal elde etsek” derdine düştü. Çünkü
bu topraklar her daim malın içeriğine değil, ambalajına değer vermişti. Hatta
Kasımpaşa başındayken deplasmanda 4-0 kazandığı Galatasaray maçı sonrası
muhabirin ilk sorusu “ sizce rakip oyuncunun gördüğü kırmızı kart haklı mıydı?”
olmuş ve canlı yayında çıldırma noktasına gelmişti.
Oysa irdelenmesi gereken noktaların ; sahanın içi, kişisel
gelişimi ve futbola dair bakışı olmalıydı. Kaysersipor’la ilk sezonunda 51
puanla ligi 6. bitirmesi çoğunluğa göre başarıyken benim naçizane futbol
anlayışıma göre başarısızlıktı. Daha düşük oyuncu profiline sahip Gaziantepspor
o sezon ligi dördüncü sırada bitirmişken , Kayserispor Avrupa kuplarına
katılmaya hak kazanamıyordu “ki bunda o sezon müthiş performans gösteren
Amisulashvili’nin zamansız ayrılığının payı büyüktü- . Bir sonraki sezon
Kasımpaşaspor’da yaşayacağı benzer problemleri Kayserispor’la önceden yaşadı.
Orta saha ve hücum hattı nitelikli oyunculardan oluşurken , Eren Güngör-Zurab
Khizanishvili tandeminin sezon boyu bitmeyen ayarsızlıkları tahminlerin
ötesinde puan kaybına yaşatıyor ve Shota Arveladze geriye düştüğü maçlardaki
hamlelerinden ziyade “keramet Amisulashvili-Serdar Kesimal’deymiş” düşüncesiyle
eleştiriliyordu. Bir sonraki sezonun başlarında Kayserispor’dan ayrılması ve
müteakip olarak Kasımpaşa ile anlaşması için düşüncem “ Kasımpaşa gibi rahat ve imkanları olan bir
kulüp son şansı” olmuştu. Nispeten iyi olarak değerlendireceğimiz kadroyla
ligin son 7 haftasında aldığı anlaşılmaz sonuçlarla yine Avrupa kupalarına
katılma şansı elde edememiş ama bir sonraki sezon için “bekle ve gör “
dedirtmişti. Ryan Donk-Scarione-Babel gibi isimler bizi heyecanlandırmış ama
düzgün oluşturulamayan defans hattı yine 2 sezon içinde ciddi hatalara imza
atmıştı. Bunda federasyonun kadük yabancı sınırlandırmasının da payı yok değildi.
İşte bizim de Shota Arveladze’yi esas
sorgulamamız gereken yer burası. Oyuncu profiline göre değil, kendi kariyerine
göre kurgu-formasyon planlaması.
Zinedine Zidane’ın “uefa pro-lisans “ alabilmek adına
tecrübesinden faydalanmak için özel olarak tuttuğu Guy Lacombe –ki Zidane’nın
da ilk hocası oluyor- Zidane için 4-4-2 dergisine “ iyi futbolcuların teknik
adamlığa geçiş sürecinde karşılaştıkları en büyük eleştiri, kendi
yapabildikleri şeyleri oyuncuların yapamamasını anlayamamaları. Zidane bu
konuda daha olumlu” diyordu. Shota Arveladze’nin ayrıştığı nokta bu; kendi
yapabildiklerinin aynısını daha düşük profilden beklemek. Shota bence bu eşiği
ne Kayserispor ne de Kasımpaşa’da geçmişti. Trabzonspor kariyeri kısa sürdüğü
için bir şey söylemek şu an mümkün değil.
Guy Lacombe Zidane için yukarıdaki ifadeleri kullanırken ,
Zidane “ çocuklara iyi davranmak işe yaramaz, onlara henüz duymaya hazır
olmadıkları şeyleri söylemenin gerekli olduğunu öğrendim ama bunu ara sıra
yapıyorum çünkü sürekli yaparsam oyunculardan en iyi verimi alamam “ diyordu.
İşte Shota’nın aşamadığı bir eşik daha burada devreye giriyor. İdmanlada
Shota’nın yükselen sesi ve sürekli memnuniyetsizlik hali de Shota’nın başarı
ivmesini aşağıya çeken etmenlerden. Oysa Shota antreman sahasında değil ama
kendisine ayrılan odada oldukça mütevazı bir kişilik. Bir sohbetimizde Shota “
alt yapı teknik direktörünün gözü
gerekirse benim yerimde olmalı. Zamanı geldiğinde benim yerimi hayal etmiyorsa
, çocuklara da bir şey öğretemez “ demişti. Beni en çok etkileyen cümlesi bu
olmuştu; alt yapıda sadece oyuncunun değil, teknik direktörün de hayalleri
olması gerektiğini söylemişti. Kasımpaşaspor için gerçekleştirdiği alt yapı
hamlesi de bununla açıklanabilirdi. Hollanda Eredivise’de teknşk direktörlük yapan
efsane Jan Wouters’i alt yapı sorumlusu olarak göreve getirmişti.Jan Wouters’da
bir sohbetimizde “ ben şu an U11 takımına odaklanmış durumdayım. Üst yaşlar
için maalesef çok geç. Her şeye sıfırdan başlıyorum” demişti. Jan Wouters şu an Feyennord’da ikinci adam,
maalesef başlanan iş bir kez daha bitmemiş durumda.
Shota Arveladze benim için hala önemli bir futbol
adamı/düşünürü. Zidane örneğinden yola çıkarak “ki örnekleri kendini
törpülemeye başlayan Mancini’yle de çoğaltarak gidebiliriz- Shota Arveladze’de kariyer basamaklarını
sıfırlayıp Zidane gibi gerektiği yerlerde sakin kalmayı başararak inşa
edebilirse , kendisini ve çalıştırdığı takımları geliştirebilir. Dileğim
hafızalarımızda “ komik video-söyleşilerle” kalmaması…