22 Aralık 2015 Salı



   SHOTA ARVELADZE





Türkiye topraklarıyla tanışması, attı goller, oyunculuk  ve teknik direktörlük kariyeriyle içimizden biri gibi olan ama esasında bizden çok ayrışan bir profil Shota Arveladze.  O dönem 10 numara olarak adlandırdığımız idol orta saha oyuncularında görmeye alıştığımız zarafet ve bilek hareketlerinin bir santrforda da olabileceğini Trabzonspor formasıyla izlerken öğrenmiştik. Yazının meselesi oyunculuk kariyeri değil, teknik direktörlük profili. Bu sebepten konuya dönelim.
Shota Arveladze Luis Van Gaal’in yanında geçirdiği çıraklık döneminin ardından Kayserispor’a geldi. Teknik direktör olarak adım attığı ilk günden bu yana da en büyük problemi/handikabı oyunculuk zamanında hafızalarımıza kazınan “komik, ilginç” enstantaneleri oldu. Takımının kazandığı, iyi oynadığı maçlardan sonra dahi yayıncı kuruluş programcıları, haklı olarak manşet peşinde koşan basın emekçilerinin hepsi “Shota komik bir cevap verse de, haber değeri taşıyan bir mal elde etsek” derdine düştü. Çünkü bu topraklar her daim malın içeriğine değil, ambalajına değer vermişti. Hatta Kasımpaşa başındayken deplasmanda 4-0 kazandığı Galatasaray maçı sonrası muhabirin ilk sorusu “ sizce rakip oyuncunun gördüğü kırmızı kart haklı mıydı?” olmuş ve canlı yayında çıldırma noktasına gelmişti.
Oysa irdelenmesi gereken noktaların ; sahanın içi, kişisel gelişimi ve futbola dair bakışı olmalıydı. Kaysersipor’la ilk sezonunda 51 puanla ligi 6. bitirmesi çoğunluğa göre başarıyken benim naçizane futbol anlayışıma göre başarısızlıktı. Daha düşük oyuncu profiline sahip Gaziantepspor o sezon ligi dördüncü sırada bitirmişken , Kayserispor Avrupa kuplarına katılmaya hak kazanamıyordu “ki bunda o sezon müthiş performans gösteren Amisulashvili’nin zamansız ayrılığının payı büyüktü- . Bir sonraki sezon Kasımpaşaspor’da yaşayacağı benzer problemleri Kayserispor’la önceden yaşadı. Orta saha ve hücum hattı nitelikli oyunculardan oluşurken , Eren Güngör-Zurab Khizanishvili tandeminin sezon boyu bitmeyen ayarsızlıkları tahminlerin ötesinde puan kaybına yaşatıyor ve Shota Arveladze geriye düştüğü maçlardaki hamlelerinden ziyade “keramet Amisulashvili-Serdar Kesimal’deymiş” düşüncesiyle eleştiriliyordu. Bir sonraki sezonun başlarında Kayserispor’dan ayrılması ve müteakip olarak Kasımpaşa ile anlaşması için düşüncem  “ Kasımpaşa gibi rahat ve imkanları olan bir kulüp son şansı” olmuştu. Nispeten iyi olarak değerlendireceğimiz kadroyla ligin son 7 haftasında aldığı anlaşılmaz sonuçlarla yine Avrupa kupalarına katılma şansı elde edememiş ama bir sonraki sezon için “bekle ve gör “ dedirtmişti. Ryan Donk-Scarione-Babel gibi isimler bizi heyecanlandırmış ama düzgün oluşturulamayan defans hattı yine 2 sezon içinde ciddi hatalara imza atmıştı. Bunda federasyonun kadük yabancı sınırlandırmasının da payı yok değildi. İşte bizim de  Shota Arveladze’yi esas sorgulamamız gereken yer burası. Oyuncu profiline göre değil, kendi kariyerine göre kurgu-formasyon planlaması.
Zinedine Zidane’ın “uefa pro-lisans “ alabilmek adına tecrübesinden faydalanmak için özel olarak tuttuğu Guy Lacombe –ki Zidane’nın da ilk hocası oluyor- Zidane için 4-4-2 dergisine “ iyi futbolcuların teknik adamlığa geçiş sürecinde karşılaştıkları en büyük eleştiri, kendi yapabildikleri şeyleri oyuncuların yapamamasını anlayamamaları. Zidane bu konuda daha olumlu” diyordu. Shota Arveladze’nin ayrıştığı nokta bu; kendi yapabildiklerinin aynısını daha düşük profilden beklemek. Shota bence bu eşiği ne Kayserispor ne de Kasımpaşa’da geçmişti. Trabzonspor kariyeri kısa sürdüğü için bir şey söylemek şu an mümkün değil.
Guy Lacombe Zidane için yukarıdaki ifadeleri kullanırken , Zidane “ çocuklara iyi davranmak işe yaramaz, onlara henüz duymaya hazır olmadıkları şeyleri söylemenin gerekli olduğunu öğrendim ama bunu ara sıra yapıyorum çünkü sürekli yaparsam oyunculardan en iyi verimi alamam “ diyordu. İşte Shota’nın aşamadığı bir eşik daha burada devreye giriyor. İdmanlada Shota’nın yükselen sesi ve sürekli memnuniyetsizlik hali de Shota’nın başarı ivmesini aşağıya çeken etmenlerden. Oysa Shota antreman sahasında değil ama kendisine ayrılan odada oldukça mütevazı bir kişilik. Bir sohbetimizde Shota “ alt yapı teknik  direktörünün gözü gerekirse benim yerimde olmalı. Zamanı geldiğinde benim yerimi hayal etmiyorsa , çocuklara da bir şey öğretemez “ demişti. Beni en çok etkileyen cümlesi bu olmuştu; alt yapıda sadece oyuncunun değil, teknik direktörün de hayalleri olması gerektiğini söylemişti. Kasımpaşaspor için gerçekleştirdiği alt yapı hamlesi de bununla açıklanabilirdi. Hollanda Eredivise’de teknşk direktörlük yapan efsane Jan Wouters’i alt yapı sorumlusu olarak göreve getirmişti.Jan Wouters’da bir sohbetimizde “ ben şu an U11 takımına odaklanmış durumdayım. Üst yaşlar için maalesef çok geç. Her şeye sıfırdan başlıyorum” demişti.  Jan Wouters şu an Feyennord’da ikinci adam, maalesef başlanan iş bir kez daha bitmemiş durumda.
Shota Arveladze benim için hala önemli bir futbol adamı/düşünürü. Zidane örneğinden yola çıkarak “ki örnekleri kendini törpülemeye başlayan Mancini’yle de çoğaltarak gidebiliriz-  Shota Arveladze’de kariyer basamaklarını sıfırlayıp Zidane gibi gerektiği yerlerde sakin kalmayı başararak inşa edebilirse , kendisini ve çalıştırdığı takımları geliştirebilir. Dileğim hafızalarımızda “ komik video-söyleşilerle” kalmaması…