24 Haziran 2016 Cuma

FUTBOL AKLI

Galatasaray son  Serdar Aziz’i transfer ile mevcut kadrosuna 6.stoperi eklemiş oldu. Son sezon ortaya çıkan kötü tabloda sorumluluğu stoper tandemi ve beklere istatistikten faydalanarak yükleyebiliriz lakin büyük resme bakarak gidişatın temelinde doğru oluşturulamayan orta saha ve hücum hattının olduğunu tekrar etmeliyiz. Henüz yeni teknik direktörünü açıklamayan Galatasaray, sezon başı kampına merkez orta saha oyuncusu olarak Wesley, Rodriguez, Selçuk ve Umut Gündoğan’ı, stoper olarak ise Chedjou, Donk-ki orta saha oyuncusu olarak transfer edildi- , Hakan Balta, Semih Kaya, Koray Günter ve Serdar Aziz’i götürecek.  Şimdi esas meseleye değinelim. Takas yoluyla Bursaspor’a verilen oyuncuların sabit ücretleri düşülerek Galatasaray transferi 2.5 milyon € bedelle bitirdi deniliyor lakin Serdar’ın bir tutam sevgi karşılığında oynamayacağını ve en kötü Donk’un yıllık ücretini alacağını düşünür isek, transferin bahsedilen rakamlara bitmediğini görüyoruz. Normal şartlarda stoper tandemi oluşturulurken, temelde  oyuncuların aynı dili konuşup konuşmadığı, en az bir oyuncunun savunma lideri özelliği taşıyıp taşımadığı göz önüne alınır. Şu an transfer piyasasında adı Beşiktaş ile de anılan ve bonservis ücreti ödenmeksizin transfer edilebilecek bir oyuncu var; Nicolas N’Koulou. Oyuncu 2007 yılından beri Fransa’da ve Kamerun milli takımında Chedjou ile beraber oynuyor. Birbirini milli takımdan tanıyan/tamamlayan 2 oyuncuyu bir araya getirmek yerine –ki Serdar için ödenen bonservis bedeli ile yıllık ücret ve imza parası vb karşılanabilirdi- Galatasaray  Serdar’ı tercih etti. 

Devre arası Lens’ta oynayan Cyprien ve Polonya’lı Kapustka için oluşturulamayan mali durumun Serdar transferi ile oluşturulması, N’Koulou’nun adının dahi geçmemesini düşündüğümüzde, mevcut futbol aklı ile Galatasaray’ın ne kadar yol kat edip edemeyeceğini hep beraber yaşayıp test edeceğiz.

18 Şubat 2016 Perşembe


LAZİO : MAÇ ÖNÜ İNCELEME

Lazio 17 ve 19.haftalarda deplasmanda karşılaştığı  İnter ve Fiorentina maçlarını kazanmakla kalmadı “taktik disipline sadık kalmak” açısından önemli veriler elde etmemizi de sağladı. Fiorentina deplasmanında bu sezonun en önemli oyununu oynadılar. Fiorentina maçına ayrı bir parantez açmak zorundayız zira ilerleyen haftalarda Udinese ve Genoa’ya karşı kaybedilen puanlarda her 2 rakip de Fiorentina formasyonuyla, yani  “3’lü savunma kurgusu” ile sahaya çıkmıştı ve Lazio, Fiorentina maçında bulduğu pozisyonları yaratma konusunda sıkıntılar yaşamıştı. Fiorentina karşısında Lazio öncelikle rakibine boş alan bırakmamak , pas açılarını kapatmak, sonrasında orta sahada boşta kalan topları alarak hızlı hücuma çıkma prensibiyle 90 dakikayı tamamlamıştı
Dipnot: Udinese maçının ilk 42 dakikasını baz almak zorundayız zira Udinese 42.dakikada 10 kişi kaldı.

Zorlandıkları Genoa ve Udinese maçlarında ise Fiorentina’ya kurdukları tuzağın içine düştüler. Bu iki maçta Biglia’nın olmayışı ise rakipler için ciddi avantajdı. Biglia savunma özelliklerinden ziyade, Milinkoviç ve Parolo’nun arkasında defansın önünde gerektiğinde sol,gerektiğinde sağa yaklaşarak üçgenler kuran  ve pas merkezi olan lider oyuncu. Ön alan baskısında doğru savunma yapılırsa “ki Mancini deplasmandaki Juventus maçında Pirlo üzerine Wesley’i yollamış ve Pirlo ilk direkt pasını 44.dakikada atabilmişti- ve Lazio’nun pas merkezi stoper Hoedt olursa, Galatasaray oyunun ibresini belirli bir ölçüde kendi tarafına çevirebilir. Hoedt ayağı çok düzgün bir stoper lakin bilinçli ön alan baskısı altında direkt pasları deniyor ve rakip sahaya iyi yerleşmişse, bu pasların çoğunluğu rakipte kalıyor. Bu direkt toplarda Milinkoviç topun düştüğü alana gelmişse hava hakimiyetini kullanarak toplara yüksek yüzdeyle dokunuyor ama baskı altındaki Lazio orta sahası bu boş toplara ilk hamleyi yapamıyor.


Galatasaray’ın mevcut oyun formasyonu ve kurgusu istenilen seviyede olmadığı gibi, ilerleme de kaydedebilmiş değil. Dörtlü savunma ve mevcut orta saha ile sorunlar devam etmekte. Mustafa Denizli Genoa ve Udinese maçlarını referans alarak saha içi formasyon ve kurguyu değiştirir ise, taraftarı ve  rakibi olumlu yönde şaşırtabilir. Galatasaray’ın mevcut kadrosu çalışamamış olmasına rağmen şu kurguyu oynayabilecek oyuncu yapısına sahip






 Bu şablonda oyun içi pozisyon kaymalarında sıkıntı yaşayacak olsa da, rakibini Hoedt ile uzun top oynamaya mecbur edip hem topun kendisinde kalmasını, hem savunma geçişi problemini hem de rakibi eksik yakalayarak hücum zenginliğini arttırabilir.

Notlar: Udinese maçının ilk yarısında duran top savunmasında ciddi açıklar verdiler. Udinese özellikle serbest vuruşlarda 2 oyuncusunu ofsayt çizgisinin arkasında tuttu ve penaltı noktası ve etrafına 4 oyuncusunu dizerek bütün toplara son dokunan taraf oldu.
Köşe vuruşlarını dışa kavisli yakın direğe, alt pas çizgisinin kesişme noktasına doğru kullanıp tehlikeli oluyorlar. Ryan Donk Melo’dan boşalan ön alan sorumluluğunu almaz ise, Mersin deplasmanında yenilen ilk golün tekrarı yaşanabilir.

Podolski sırtı dönük pas ister ve stoper Mauricio’yu alanından uzaklaştırabilir ise , Mauricio erken kart problemine girebilir.

Bologna deplasmanında orta sahadan ekstra koşuyla gelen Brighi karşısında sıkıntıya düştüler. Sağ taraftan “sıfıra” inilirken gönderilen paslara karşı pozisyon alamadılar. Bilal’in de varlığıya,Selçuk sağ içe kat ederek bu topları ceza sahasına yollayan, Wesley ise tamamlayan oyuncu olabilir.




17 Şubat 2016 Çarşamba


FENERBAHÇE-LOKOMOTİV MOSKOVA

Fenerbahçe kadrosunu gördüğümüzde, geçmiş maçları da hatırlayarak endişelenmemek mümkün değildi lakin Vitor Pereira’nın dersine çok iyi çalışmış olduğunu ve rakibimizi de hamlesiz bıraktığına tanıklık ettik. Burada dikkat çekici nokta, Ozan Tufan’ın santrfor arkasında oynamak mecburiyetinde bırakılmaması idi. Ozan oyunun akış yönüne Nani-Gökhan ve Volkan-Caner ikilisine yardıma giden, oyunu rakip adına daraltan üçüncü kişi oldu.Bu kurgu Ozan’ın pasör özelliklerini de ortaya çıkardı; gol öncesi Ozan’ın oyunun yönünü çabuk değiştirmesi golün de hazırlayıcı olan etmendi. 

Fenerbahçe’yi sahada farklı kılan ise  rakip analizi ve “high line “ oyun planıydı. Kjaer ve Alves “high line” kurguda savunma çizgisini orta sahaya mükemmel çıkarttılar. Bu sayede oyunun boyu 24-25 metreye indi ve dönen tüm toplar da Fenerbahçe’de kaldı.  Caner ve Gökhan da oyuna çok iyi derinlik katınca , Nani ve Volkan serbest dolaşan Robin Van Persie çevresinde efektif olmaya başladılar. Böylelikle Josef de Ozan’dan beklenen ekstra ceza sahası koşularını yapma fırsatı buldu. Vitor Pereira’nın rakip analizine de şapka çıkartmamız gerekiyor. Rakip,  zaten bir sol bekini mecburen sağ bek oynatmak zorunda kalmış ve en önemli oyuncusu stoper Corluka’nın yokluğunda ideal savunma kurgusundan uzaklaşmıştı. Vitor Pereira işin kolayına kaçıp Caner ve Volkan’la bu bölgede üstünlük kurmaya çalışabilirdi lakin kendi analizine sadık kaldı ve defolu sol bek Denisov’un üzerine oyunu yıktı. Gol öncesi Ozan’ın topu hemen o bölgeye çevirmesi, Gökhan’ın sadece ilk yarıda 6 müthiş bindirme yapması,kazanılan topların hemen rakip sol bek üzerine yönlendirilmesi,2.golün Denisov sorumluluk alanında Josef’den gelmesi  tesadüf değildi. Robin Van Persie statik kalmadığı gibi, orta sahaya ve kanatlara deplase olarak gerektiğinde pasör özelliklerini de kullandı ve harikulade ön direk koşularıyla da “ideal santrfor” özelliklerini gösterdi.
Dikkat: Özellikle ilk yarıda Fenerbahçe köşe atışlarını çok kötü kullandı. Fenerbahçe duran topları kullanacak ideal oyuncusunu hala bulabilmiş değil. 2.yarının ilk 10 dakikasında dışa kavisli 2 köşe vurulu kullanıldı ve ikisinde de tehlike yaratıldı.
Maçın adamı: Vitor Pereira
Dipnot: Vitor Pereira Kadlec yerine Uygart Mert’i oyuna alarak tribünle olan bağını güçlendirebilirdi


8 Şubat 2016 Pazartesi

BEŞİKTAŞ-GAZİANTEPSPOR
“öyle bir gülüşün var ki, sanırsın Beşiktaş sahaya çıkıyor” yaklaşık 7 ay önce bir gelin arabasının arkasında okuduğum ve fotoğrafını çekemediğim için pişman olduğum müthiş bir betimlemeydi. Beşiktaş, Gaziantepspor karşısında tam da bu sözün hakkını veren bir ilk 45 dakika oynadı. 32. dakikada yapmış oldukları ön alan baskısını maçın özet görüntülerinde seyredecek olanlar 90+ oynanıyor sanabilirler. İşte öyle bir baskı kurdu Beşiktaş Gaziantepspor karşısında. Oysa 14.saniyede Orkan Çınar’ın harikulade derin pasında 0-1 yenik duruma düşebilirdi Beşiktaş lakin Tolga Zengin’in vuruş anına kadar ayakta kalması, soğukkanlı Larsson’u da şaşırttı ve maçın seyrini de değiştirdi. Şenol Güneş’in Marcelo-Rhodolfo tandemi doğru karardı. Marcelo’nun pozisyon bilgisi Şenol Güneş’i 26.dakika 50.saniyede haklı çıkardı. Chibuike’nin driblingle Beşiktaş orta sahasını geçtiği bu zaman diliminde Marcelo çapraz koşu yapan Habibou’nun koşu yolunu mükemmel kapattı ve kalesini olası büyük bir tehlikeden korumuş oldu. Elyasa’nın  günümüz futboluna ters adam markajını tercih etmesi, Gomez’in de bunu hissederek Elyasa’yı sırtında sahanın alakasız yerlere taşıması, Gaziantepspor’un savunma anlayışını yerle bir etti. Yeni transfer, Fransa alt yaş milli takımlarında görev almış olan Guano alanı mı koruyayım, Elyasa boşluğunu mu doldurayım ikileminde kalmışken Beşiktaş golün habercisi hücum girişimlerini geliştirdi. Özellikle sol kanatta kurulan baskı ve pas zenginliği, Beşiktaş’ı dominant kılan etmendi. Atiba,Oğuzhan, İsmail ve dönüşümlü olarak sola yaklaşan Olcay-Gökhan pas bağlantısı başka bir oyun planını da göstermiş oldu; baskı. Günümüz futbolunda planlı ve organize baskı en büyük hücum silahı ve bu planı kusursuza yakın hayata geçiren takım ise kuşkusuz Beşiktaş. Baskıdan kastımız 6-7 kişinin ön alanda şuursuzca koşması değil. Maç bitiminde en fazla top kaybı yapan oyuncu sıralamasında Abuda çıkabilir. İşte Beşiktaş, Abuda’nın sonsuz özgüvenini iyi etüt ederek bu baskıyı kurdu. Erdem Şen’in üzerinde kurulan baskı ve her topun Abuda’yla buluşması tesadüf değildi. Abuda’nın top kayıpları sonrası gol ve gol pozisyonlarının gelmesi bir yana, 2.golde İsmail’in topun kaybedildiği yerde başlattığı baskı görülmeye değerdi.Tabş bu baskıyı anlatırken olumsuz tarafları da pas geçmemek lazım. Habibou ve Chibuike, sezon başından beri beraber oynuyor olsalar idi, Gaziantepspor hanesine en az 1 gol yazmış olurduk. Bu ikilinin savunma setlerinde arkadaki ikili blokla koruyamadıkları mesafe bir yana, pas organizasyonlarında yaşadıkları uyumsuzluk da Beşiktaş için bir şanstı. Buna rağmen 2.yarının ilk 15 dakikasında, Habibou’nun şutlarına Tolga’nın gösterdiği reaksiyon da Beşiktaş’ı oyunun içinde tutan etmendi.
Notlar
Alperen’in 84 Avrupa finalinde Arconada’nın yediği golün bir benzerini yemesi
Atiba merkezli pas trafiğinin mükemmel işlemesi
Tolga Zengin’in üst düzey konsantrasyonu
Habibou uyum sürecini atlattığı anda Gaziantepspor gol sıkıntısını çözüme kavuşturmuş olur
14.saniyede verilen pozisyona dikkat; Beck önce rakibi tutmaya niyetlenip sonra ofsayt çizgisini korumaya kara veriyor; Rhodolfo ile iletişimsizlik…

6 Şubat 2016 Cumartesi

ANTALYASPOR – FENERBAHÇE


İlk 45 dakika sona erdiğinde Fenerbahçe cephesiyle alakalı olarak kurabileceğimiz tek cümle var; Fenerbahçe’nin alametifarikasının Simon Kjaer olduğu gerçeği. Ligin ilk yarısında Eto’o’nun Kjaer markajında kaybolduğu , orta sahaya çıkıp 9.5 numara oynamaya çalışsa da , Kjaer’in mükemmel savunmasında eridiğini hatırlatacak olursak meramımızı daha net anlatmış oluruz. Kjaer yokken Bruno Alves ve Kadlec’den oluşan tandem defansı ileri çıkartamadığı gibi, çıktığı anlarda da ya faullü hareket yaparak, ya da çok geç çıkarak Antalyaspor’dan ziyade, Fenerbahçe’nin zaten pek de sevimli gözükmeyen oyununu daha da çıkmaza soktular. Tabi burada bir parantezde Sanuel Eto’o için açmak lazım. Antalyaspor maçlarını her hafta takip etmeyenler için ilk 45 dakikalık Eto’o oyunu şaşırıtıcı gelmiş olabilir ama Eto’o Türkiye kariyerinde yaşını da almış olması sebebiyle santrfor olarak değil, pasörlüğünü de devreye sokarak 9.5 numara pozisyonuyla oynamaktaydı,ilk 45 dakika Türkiye kariyerinin en iyi performanslarından birini sergilemiş oldu. İlk 45 dakika için ortaya çıkan bir durum daha var. Gençlerbirliği deplasmanında Antalyaspor’un 90 dakika sonunda en iyi pas kombinasyonları  Sakıb-Gökhan-Chico-Motta-Celustka ve Serdar Özkan arasında gerçekleşmişken, bu akşam ilk 45 dakikada Antalyaspor pas merkezinin Jean Makoun olduğunu gördük - ki Jean Makoun  aldığı topların çoğunu Eto’o ,Danilo ve Serdar Özkan’la oynadı- . Burada bir parantez de Antalyaspor teknik heyetine açmamız ve alkışlarımızı göndermemiz lazım. Zeki Yıldırım ilk 45 dakikada Eto’o ile beraber sağ bek İnkoom’u hücuma sürekli çıkarırken , M’Billa Etame Eto’o’nun bıraktığı boşluklara çok iyi kaçtı  ve Antalyaspor her hücum girişiminde Fenerbahçe ceza sahasında 5 kişiyle çoğalmayı başardı. Bu çoğalmada  Vitor Pereira’nın  Jozef veya Topal’ı Eto’o ile eşleştirmeyip zaten oyun kuramayan Fenerbahçe’nin  boyunu 60 metreye çıkartmasının da payı büyüktü.

2.yarıda gelen Ozan-Rvp değişikliğini sorgulamak yerine Fenerbahçe’nin Molde ile deplasmanda oynadığı maçın kurgusuna göz atmamız lazım. O maçta Topal’ın sahada olmamasıyla Fenerbahçe Ozan’ı ilk defa doğru kullanmış ve hem sonucu hem de Ozan’dan sezonun en iyi verimini  almıştı. Ozan, Jozef ve Topal’la oynarken sıradan bir 8 numaraya dönüşürken , Molde deplasmanında ideal 8 numara nasıl olunurun örneklerini sergilemişti. 3-0 sonrası maçın skoru Fenerbahçe’nin oyuncu değişiklikleriyle nasıl şekillenir bilemeyiz ama ortaya çıkan bir gerçek var. Vitor Pereira pragmatizminin skoru getiren kurgusunda  başrolü takımın  değil, Simon Kjaer’in oynaması.
Dipnot: Fenerbahçe Antalyaspor’un Gençlerbirliği ile oynadığı maçta rakip analizi iyi yapamamış. Gençlerbirliği bütün duran top organizasyonlarında Skulason ile tehlike yaratmıştı ve özellikle  köşe vuruşlarını dışa kavisli şekilde ön direğe kullanıp gol pozisyonuna girmişti. Fenerbahçe’nin bunu  sadece 1 kez 20.dakikada Caner’in kullandığı serbest vuruş organizasyonunda denedi ve golle burun buruna geldi.
Dipnot 2: Samuel Eto’o ideal 9.5 numara nasıl oynanır , futbolunun sonbaharında damağımızda harikulade bir tat bırakarak bizlere gösterdi.

Dipnot 3: Fenerbahçe’nin orta saha patronluğunu ele alan Makoun’a “pressing trap” yani  pres tuzağı uygulamaması , maçın seyrini ve gidişatını değiştirdi. Torku Konyaspor ile oynanan kupa maçında Makoun ve Zeki’nin Antalya yarı alanında kaptırdığı toplar incelenmiş olsa, Fenerbahçe Antalyaspor’u zor durumda bırakabilirdi.